31 Mayıs 2009 Pazar

ask

Aklin kimyasi ile askin kimyasi baskadir. Akil temkinlidir. Korka korka atar adimlarini. "Aman sakin kendini" diye tembihler. Halbuki ask oyle mi? nun tek dedigi: "Birak kenidini, ko gitsin!"
Akil kolay kolay yikilmaz. Ask ise kendni yipratir, harap duser. Halbuki hazineler ve defineler yikintilar arasinda olur. Ne varsa harap bir kalpte var!

Bu Besinci Kural'mis. (En tanidik, akil-kalp uzerşne cesitlemeleri baska zamana birakalim :)-

Elif Safak "Ask" isimli romaninin icine baska bir romsn ekleyip, pek cok alintida bulunup, 40 tane de kural dizerek bayagi zenginlestirmis sunumunu. Gel gor ki aski ve ozgurlugu bunca vurgulayan bir eserin 40 rakaminin tilsiminin arkasina gizlenip kurallar dizivermesi manidar.
Hani ask ozgurluk ve sinir/kural tanimazlik degil miydi? belki de degildi.
ne bileyim ne leylayim ne mecnun :)

bir de takilan aklima hepimizin dusuverdigi o kacinilmaz (?) tuzagin izleri mi var sanki? sufiyi elestirenleri elestirirken ne kadar "empati" kurmakta yazar, peki ne kadar hosgorulu? ask mezhebi neden davet etmesin, baybars'i, amcasini veya kucuk oglunu?

simdi bu bir roman, mesnevi kulturunu incelemis birinin, mesnevi kulturunu incelemis yabanci eserleri referans gosterek yazdigi bir roman. efendim suyu kanagindan icmekle bir metropolun ortasindaki evin sehir sebekesi baglantisindan icmek arasindaki fark kadar bir fark da mi olmayacak yani? insaf...

batinin tutkularindan biri eline geceni "commercialize" etmek, yni ticarilestirmek, ozellikle amerikada. oyleki disaridan bakinca en "ruhani"/"manevi" konulari bile ticarilestirdikleri izlenmini duyuyor insan. simdi biz de yasamaktayiz onu, en populer kitabevlerinde dizi dizi mesnevi/sufi eserleri kim yazmis, neye dayanarak, ne kadari gercek, ne kadari hikaya, ne kadari bilimsel belli degil. simdi liste basindaki Safak'in son romanin reklamlari gazetelerde, roportajlar sonra. yenilik tabii bizim edebiyatimiz icin. gerci aynisi Pamuk'un son romaninda da yapildi. nedense ticari bir nesne gibi sunuldugunda edebi eserler, hic alasim gelmiyor.

aslinda tum sanat eserleri icin oyle. yikintilar arasindan kesfetmek daha bir askla aramak tercihim. bu modern pazarlama yontemleri ile sunularak "ticarilestirilen" eserleri bir arkadastan emanetten alip okumayi veya uzerinden zaman gecip unutlmasini bekliyorum :)

ask'i bir arkadas verdi, okudum. safak'in en pembe kitabi :) bilimsellik ve gerceklikten cok, romanin kurgu ozelligine ve hayalgucune dayandigini dusunerek zevkle okudum. ve bu da mesnevi okumalarina giris icin bir vasita olsun temennisiyle kapatiyorum romanin son sayfasini...

muhabbetle

25 Mayıs 2009 Pazartesi

gerisi yalniz celik comakmis

hani olur ya
bazen rahatsizlaniriz, ceryanda kalir, ruzgar yer, ac kalip cok kosturur, yorulur, o olur bu olur, ama gel gor ki bir de bakariz hic halimiz yoktur
ya basimiz agrir catlarcasina ya midemizdekiler teprenir ya kolumuzu kaldiramaz olup yatmak isteriz
bazen hepsi ayni anda gelir
ben de genellikle once bas agrisi, sonra mide bulantisi olur ve bu tipik bir mide usutmesinin semptomlaridir.
en iyi cozumu ise "istifra etmek" aamiyane tabirle kusmaktir
bu o "mide usutmesinin" tum acilarini alir goturur, mide ozsuyunun asiti bogazi biraz yakar o kadar, bir bardak nane hafif kisa bir uyku sonrasinda cananiverir insan
game over
bu seferki nane mollalik da bu kadar durmustur ki, bu durum o dayanilmaz basagrisi ve mide bulantisiyla dolasip napacagini bilmemeken ve daha kotusu hic bir sey yapamamaktan kat be kat iyidir.
iste ben de son donemde ayni boyle bir dertten kurtuluverdim, oh be!
icimdeki tum karamsar dusunceleri kusup rahatladim bazi defterler durup kapatmak, hatta durdukten sonra bir guzel yakip kulleiri gana uflemek ne de hosmus.
o zaman hadi kosalim....

17 Mayıs 2009 Pazar

biz heybelide...

seyre dalar






faytonla dolasir
nesemize nese katardik...

14 Mayıs 2009 Perşembe

yuz yillik yalnizlik

cilginligin ucurumlarinda gezinmeye bu kadar merakli biri icin marquez'in "zirdeli" karakterlerinin dunyasina dalivermek cok da guvenli olmasa gerek. amakimin umurunda, bu guney amerikanin kavruk tenli ve yurekli insanlarinin kimi zaman delice kimi zaman dahice kimi zaman cocukca veya sapikca asiriliklari oyle zengin bir hayal gucu ile suslenmiski bir sayfadan digerine peki ya simdi karsima ne cikacak meraki ile ilerleyiveriyorsunuz.uc noktalarin birinden digerine hoplaya ziplaya ilerleyen ve harhangi bir mantik silsilesine oturtulmasi imkansiz bu inisli cikisli karakterlerin icinde bir yerlerdesizinle ortak bir yeri goruynce saskinlik yerini mahzun bir kader ortakligina birakiveriyor. hangimiz kacabildik, hangimiz cozebildik? evet farkinda olalim veya olmayalim, kendimize itiraf edelim veya etmeyelim, bu gezegenlilere mi mahsustur, beyin, kalp ve ruh ucgenine mi bilinmez. acaba o hep vardi da biz sonradan mi karsilastik, miras miydi bize, yoksa biz mi buyuttuk onu icimizde. ne fark eder? su bbir gercek ki cevremdekileri bundan sorumlu tutmam imkansiz, degil mi ki insan ne yapiyorsa kendine yapiyor.yapiyor da sonrada istiyor ki biri gelsin bu acimadan hirpalayiverdigimiz kendimizi biraz olsun avutsun. icimdeki su kocaman boslugu dayayip biraz olsun dinlendirebilecegim bir liman, basitce hungur hungur, sorgusuz sualsiz, taskinca ve korkusuzca aglayabilecegim bir omuz tum istedigim. henuz kimseyi bu sekilde agirlamayi beceremedigime gore haddimden fazlasini istemekteyim. neyseki lamina cimine bakmadan her derdinizi paylasabilecek ve kendinizi ucsuz bucaksiz ormanlarin derinligindeymiscesine kaybedebileceginiz dostlariniz oracikta raflarda bir bir dizilmis, davetkar bir sekilde yapraklarinin arasina beklemekte sizi. sonrada kitaplara asigim dedigimde sasirir, ifademi abartili bulurlar oysa hafif bile.iste marquezin sen sakrak, ucari kacari, heybetli albenili, gorulmedik guzellik ve korkuncluktaki karakterlerinin kosturmacasi icinde oyle kaybolup bir kuytuda oyle aniden goz goze geldim onunla....
... evet bahsettigim icimizdeki yuz yillik yalnizlik ...

10 Mayıs 2009 Pazar

9 Mayıs 2009 Cumartesi

BU AŞK BURADA BİTER

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk ve cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kır çiceği gibi usulca söner
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir

Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!
Bunu anlattılar hep yani yiten aşkı
Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler

Bu aşk burda biter ve çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir rovelver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim ve bir nehir akıp gider

Ataol BEHRAMOĞLU

tatli ekmek yiyelim tatli konusalim




evvet bunu da bugun fotografladim velakin gorunmeyen kosesinden ince bir dilim alinmisti coktan :)
tadina bakan ben olmadiim icin o yorumu sonraya birakalim
bu seferki de tatli ekmek, aslinda arada uzumlu ama "tatli" kategorisine girmeyen bir "beyaz ekmek" de yapmistim ama onu fotograflayamadik :)
tatli ekmeklerin icindeki seker orani fazla dolayisiyla kabuk anmasin diye acik renk ayarina almakta fayda var.
Bu tarifin bir sirri da hindistan cevizi :)
yarin ada vapurunda arkadaslarla yemek uzere...

Gönül Calab'ın tahtı

Miskinlikte buldular, kimde erlik var ise
Merdivenden ittiler, yüksekten bakar ise
Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar
Dış yüzüne o sızar içinde ne var ise

Ak sakallı pir hoca, bilemez hali nice
Emek vermesin hacca, bir gönül yıkar ise
Sağır işitmez sözü, gece sanar gündüzü
Kördür münkirin gözü, alem münevver ise

Gönül Calab'ın tahtı, Calap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise
Sen sana ne sanırsan ayruga da onu san
Dört kitabın manası budur eğer var ise

Bildik gelenler geçmiş, konanlar geri göçmüş
Aşk şarabından içmiş, kim mana duyar ise
Yunus yoldan azuban, yüksek yerde durmasın
Sinle sırat görmeye, sevdiği didar ise


Yunus Emre



--------------------------------------------------------------------------------

Dem-be-dem : Zaman zaman
Münevver : Bilgili, aydın
Calap : ALLAH
Pir koca : İhtiyar
Bedbaht : Talihsiz
Sin : Mezar
Sırat : Cennet yolu
Didar : Allaha kavusma, hakkın yüzü
Ayruk : Başkası
Sanmak : istemek

Sil bastan baslamak lazim bazen

Gücün var mı sevgilim
Derin sularda inci tanesi aramaya
Cesaretin kaldıysa
Hala benle aşktan konuşmaya
Söyle canım sevgilim
Hayat bize oyun oynuyor olabilir mi
Yorgun gibi bir halin var
Duyguların karışık olabilir mi

Sil baştan başlamak gerek bazen
Hayatı sıfırlamak
Sil baştan sevmek gerek bazen
Herşeyi unutmak
Sanki bugün son günmüş gibi
Dolu dolu yaşamak istiyorum ben
Her ne çıkarsa yoluma
Selam verip yürümek istiyorum ben

Sil baştan sevmek gerek bazen
Hayatı sıfırlamak
Sil baştan sevmek gerek bazen
Herşeyi unutmak

MACERA

Kucuktum,kucucuktum,
Oltayi attim denize;
Bir ususuverdi baliklar,
Denizi gordum.
Bir ucurtma yaptim,telli duvakli;
Kuyrugu ebemkusagi renginde;
Bir saliverdim gokyuzune;
Gokyuzunu gordum.
Buyudum,issiz kaldim,ac kaldim;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanlarin icine,
Insanlari gordum.
Ne yardan gecerim,ne serden;
Ne denizden,ne gokyuzunden ama...
Birakmiyor son gordugum,
Birakmiyor gecim derdi.
Oymus,diyorum,zavalli sairin
Gorup gorecegi.

Orhan Veli

Bilmem Ağlasam Mı Sözleri

Mevlam gül diyerek iki göz vermiş
Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı
Dura dura bir sel oldum erenler
Bilmem çağlasam mı çağlamasam mı

Milletin sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi söylemesem mi

Mahzuni Şerif'im dindir acını
Bazen acılardan al ilacını
Pir Sultanlar gibi dar ağacını
Bilmem boylasam mı boylamasam mı

Kaynak: Aşık Mahzuni Şerif
Yöre: Afşin

3 Mayıs 2009 Pazar

istanbul'da erguvan senligi

son 10 gun elimizi cabuk tutalim
bogazdayim bugun !!!

rotamiz: eminonu-besiktas-kanlica-anadolu hisari-bebek-arnavutkoy-ortakoy


leylegi havada gordum yine !!

oooohhh bu da etti 4. veya 5. kez gorusum leylekleri yolda iken !
bu sene kimseler tutmasin leyleklerin pesi sira gezeyim dunyayi :)
ustelik yine takildim uzaklarin pesinde, su anda fiji'deyim, kelepir teknlerden birini alsam, hani su hevesli amerikalilarin bastan asagi donatip yola koyuldugu ama yolun yarisina gelmeden mazot ve su tasimaktan yorulup vazcaydiklari dunya turuna uygun teknelerden birini alabilsem :)
tamam ilk hedef elimdeki isleri bitirip bir kaptanlik brovesi almak :)