29 Mart 2009 Pazar

bu yil

ilk ceyregi gectigine gore 2009 yilini yorumlamanin artik mumkun oludugunun soyleyebiliriz.
gezindim sevgili mavi gezegenim, soyle yil basina dogru ne satirlara taniklik etmissin diye soyle bir cevirdim sayfalarini ve gordum ki yila kesin ve net bir karar ile baslamis, daha sonra ise bocalayip durmus amma hepte bu kararin yeirndeliginde son noktayi koymus. elbette tek basima yapmadim tum bunlari, hatta hem bu karari verimis hem de tum diger bocalamalarin sonuclarina erisim, disaridan gelen etki ve tepkilerin bir yanilsamasindan ibaret. eger ilk gunden el ustunde tutulup, kiymetimin bilindigi hissi verilseydi veya bilincili ve karali bir cekim gucu, kuvvetli bir motor olsa idi, benim bocalamam mevzu bahis olabilir miydi?
kafasina koydugu gectik, kafasina esivereni bile tatbik konusunda hemencik yola dusuveren bu uslanmaz yolcu icin bocalamak ne tuhaf ne kadar ici bosaltilmis bir kelime.
soruyorum kendime ne yaptigini biliyor musun, el cevap, hayir hicbir fikrim yok, velakin A. guveniyorum.
baska da bir sey soylemem zor.
Ayo.

tatli su baligi

ve tum dertlerim suyun kaldirma kuvvetine biraktigim an kendimi ucup gidiveriyor.
bir akiskanin icinde olma hali bambaska, vucudun her noktasina esit dagilan basinc ile kus gibi hafifliyorsunuz.
yuzmek bir ozgurluk, "degree of freedom" sonsuza giderken siz de ozgurlesiveriyorsunuz, kulaclarin suya her dalisi ayri bir eglence, uzaklasma gunluk gailelerden ve yeni ufuklara yelken acma.
kusura bakmasin kimse, ne havuzdaki kloru ne de aslinda 50 m sonra sonu gelen sinirli bir kulvarda olusumu kafaya takmam mumkun, cunku ben o an hayal alemimde kendi gemisinin kaptani pervasiz bir denizciyim, hatta kimilerinin degisiyle belki de bir tatli su baligi, veya denizin ta kendisiyim.
gercekler egri bugru, agir aksak gercekler, size takilip hayati ertelemem ne mumkun, A. korusun, dunyaya geldik 1 kere, bunca guzelligin tadina dogru bir sekilde varmak ve bunlari cogaltmak bunlarin varliginin mucizesi ile kendinden gecmek var, gerisini kim umursar.
c.s.
en hosuda sirt ustu yuzmek, tabii gozlerinin onunde masmavi gok, simsicak gunes olsa cok daha guze, yine de her turlu suyun uzerine sirt ustu birakiverip kendini ayaginin cikardigi kopuklerin havada savrulusunu izlemek, sonra kurek gibi kollarini cevirerek hiz kazanmak gibisi var mi :)
h.o.

22 Mart 2009 Pazar

poyraz

bahar ayindayiz ya deli mart poryazdan gurleyip, bol bol yagmurlar indirerek keyfini suruyor.

her mevsim bozabilir hava, onemli olan yagmurunda tadini cikarabilmekte, ruzgara dert ve tasalari armagan edip hayata gulmeye devam edebilmekte.

hafif bir esinti dagitabilir iskambil kagitlarindan ozene bezene yapilmis kuleleri. oysa sahildeki poyrazdan etkilenmemekte kucuk palmiye agaclari.

eger tum nefesinizle sisirmekte oldugunuz, bir balondan ibaret ise bir ignenin dokunusuyla patdıdanak patlayiverir. oysa cuvaldizi batirsan kendine anca hissedersin dogru ve egri arasinda gidip gelislerini.

sahile gelen minik kopuklu bir dalga kumdan kaleleri yikip yagmalarken, istanbul'un su kemerleri cagil cagil sulari gorup gecirmis, dimdik ayakta tarihin tanikligina devam etmektedir.

yanda calisan is makinesinin titresimlerine dayanamayip cokuveren binalari vardir memleketimin, bir de her mevsim depremelerine dayanikli yapilari japonlarin.

oyleyse iyi de kotu de olsa icten ve distan etkiler, sarsintilar her zaman olabilir, hatta hayatin parcasidir, ruzgar eser, dalga kiyiya vurur, hatta yer yerinden de oynayabilir, onemli olan iliskinin temellerinin ne kadar derin, saglam oldugudur.

nefesim mum atesini sondurmeye yeter, ya yanan kalbimse cayir cayir...

dostlar

sayilari az da olsa ozeldir dostalar

amansiz kaldiginiz, aci cektiginiz bir anda beliriverirler.
havadan sudan konussaniz dahi, yerli yersiz dertlerinizi paylasmasaniz da, icinize su dokup ferahlatirlar.

hamdolsun dunyada guzel insanlarla yolumuzu kesistiren Rabbi'me.
hamdolsun...

el-aman

21 Mart 2009 Cumartesi

alinti mm

Ne kadar kaçssamda o gelir , gelir bulur beni, ıssız akşamların serinliğinde ,kuşlar uçar, çiçekler açar, bahar gelir.

Utanmaz aynalarda yankılanır, Beni güldüren sözleri, Uçuşur saçları, boynuma dolanır...

Gurbet nedir bilmezdim seni tanıyana kadar, Şimdi sensiz geçen her saniye gurbet bana..

21 Mart ve leylegi havada gordum !

senenin ilk leylegini gordum
hem de 21 mart gibi guzel bir gunde
parlak isiltili ve kuzeyden sert poyrazin supurup gectigi ferah ve çılgın bir mat günü

oh !!
hayati seviyorum
yolu da
yolda olmayi da
ne halde oldugunu bilmeden
hic de durmadan
gule aglaya
gitmeyi seviyorum

gidiyorum....

UZUN İNCE BİR YOLDAYIM

Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldayım
Gidiyorum gündüz gece

Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece

Uykuda dahi yürüyom
Kalkmaya sebep arıyom
Gidenleri hep görüyom
Gidiyorum gündüz gece

Kırk dokuz yıl bu yollarda
Ovada dağda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece

Düşünülürse derince
Irak görünür görünce
Yol bir dakka miktarınca
Gidiyorum gündüz gece

Şaşar Veysel işbu hâle
Gâh ağlaya gâhi güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece

Aşık Veysel ŞATIROĞLU

8 Mart 2009 Pazar

baltalimani

ve hasret gidermek nasip oldu, bu sevimli pazar sabahinda, ehl-i keyiflere mahsus bir "brunch" ile ustelik :)
baltalimaninda kucakladi beni istanbul bogazi, doya doya hasret giderdik. sevgiliye seven ayri gecen her an gurbet olduguna gore havasini soluyamadim her an icin hasret duymaktaysam istanbuluma beni garipsemeyin canlar.
bu sehri sevmek, bu sehirle aska dusmek, bu sehir de aski tanimak kolay mi
iyi de biz zaten zorlu asklara asik degil miyiz
:)

4 Mart 2009 Çarşamba

bu sabah

bu sabah evden ciktigimda bahar karsiladi beni. sirasiyla dusen uc cemreyi firsat bilmis deniz, salivermis ulaklarini; yapistilar kollarima, illa goturmek istiyorlar beni deniz kiyisina, kulagima dalgalarin sesini fisildiyorlar, burnuma genzime deniz kokusu dolmakta, basimi donduruyor yine istanbul, hem kendimden geciyorum hem kendime geliyorum, cigerlerime oksijen doluyor, beynim kendine geliyor, vucudum dinclesiyor, ic mekanlarin bogucu havasindan ve uyusuklugunda siyriliyorum bir an, kosmak ziplamak ruzgarla dans edip hayati yasamak istegi kavuruyor her hucremi, ozgurluk idi bu kokan, beni canlandiran, bu sabah bogaz beni cagirdi, kahvaltiya bekliyorum sofrada tabagin hazir dedi, caddebostan sahil hadi sabah kosusuna durmak yok giy sporayakkkabilarini hadi hadi diye sabirsizlandi, fenerbahce cimlerini ciceklerini baharla suslenmeye baslayan agaclarini gostermek icin nazlandi, bu sabah istanbulumun kiyilarina vuran her damla yakama yapisti.

- borcum olsun her birinize, boynumun vorcu olsun hem, gelip bir bir alninizdan opeyim, gonlunuzu alayim ins, bu aksam hem de bogazda besiktasta goruselim kapidan bir ugrayayim, h.sonu da acisini cikartalim olur mu?

- olur mu hic? aski ertelemek olur mu?

- olur, bal gibi de olur, ask zamandan ve mekandan bagimsiz, hep genc ve diri kalan bir ruhtur da ondan olur, hadi birak gucenmeyi istanbulum, kendimi bu kurt kapanina hapis etmis olmasaydim elbette ise gelmektense sokaklarinda avarelikleri yegler, omrumu kollarinda gecirirdim.