erkekleri tanimak istemiyorum. ozellikle de yakisikli ve cekici olanlari. soyle ustun koru bir karsilasma yeterli. sonrasinda birakin dizaynini, dikimini, dokusunu gonlumce tasarladigim ruhlar giydireyim o bedenlere. hem duslerimi dort nala kostururum boylece hem de hayal kirikliklarindan sakinirim kendimi.
kimisi esmer, kimisi kumral, kimisi sarisin, boncuk mavi gozler veya kapkara. uzun ince bir siluet veya tok guvenilir bir durus, genis omuzlar, genis bir alin, belki ufak bir gobek, veya tombul parmaklar, kivircik siyah saclar, araya beyazlar karismis da olsa hatta biraz acilmis dahi kimin umrunda. oyle mukemmel bir yakisiklilik degil tasvir etmek istedigim, gizemli bir albeni fazlasiyla yeterli.
bir piyano resitalinda tanisabiliriz. gri ekoseli sapkasi, sik siyah atkisi ve yuzundeki genis icten gulumseme kafi, daha fazlasini istemem. gerisi benim hayal gucumde gelisen seruvenlerle devam etsin. aci ve can yakan gercekler yerine ucuk tonlarda ipeksi dokunuslarda hayaller.
bir kitap kurduyla sahaflarda kitap tozlari arasinda kaybolmusken, taksim'de barlar sokaginda kirli sakalli bir serseriyle pervasiz kahkahalar atarken, bogaza nazir sik bir aksam yemeginde pariltili bir jonle, veya paspal botlari ve yesil parkasiyla sehir hatlari vapurunda cay yudumlarken, entellektuel yorumlariyla pera muzesindeki bir modern resim sergisini gezerken, bir tepeden Istanbul'u el ele temasa ederken, inonu stadinda carsiyla her seye karsi tezahurrat ederken, acik hava sinemasinda filmden cok romantik kacamak bakislara odaklanmisken, gun dogmasina daha saatler kala bir balikci teknesinde sari plastik botlar ve musambadan yagmurluk icinde karadenize acilirken, bir medrese avlusunda acemi ud sesleri esliginde satranc oynarken, buyuk adada buyuk turda kucuk faytonda buyuk ask ile birbirine sarilmis iki kumruyken, 13 m'lik mutevazi ve korkusuz teknemizle cebelitarik'tan atlas okyanusu'na acilirken, bir gece vakti vefa'dan aldigimiz bozalarla gizlice beylerbeyi sarayi'nin bahcesine girerken, devlet senfoni orkestrasinin veya sadece bir oda orkestrasinin konserini fuayede beklerken, galata civarinda elimizde kocaman fotograf makineleri ve objektifler ile siyah beyaz pozlar pesinde kosup gun batimini kopruye nazir bir yerde tripodlarimizi kurarak karsilarken, gizlice beyazit devlet kutuphanesinde veya isam'da veya aptullah kuran kutuphanesi "near east collection"da kitaplar arasinda sabahlarken, ala tepeden gokyuzune yamac parasutu ile kalkarken, kucuk bir parkta bir bankin uzerinde oturup saatlerce oynayan cocuklara bakarken, mutfakta yeni bir tarifi olusturmaya calisirken, saganak yagmura karsi camurlasmaya baslamis cimenler uzerinde boylu boyunca uzanirken, afrika'da kara gozlu, kara elli cocuklarla dans ederken, sibirya'nin koknar ormanlarinda kara kisin bembeyaz ortusunu oksarken, tokyo'da bir metro istasyonunda cikisi arayip o kalabaliktan bir cay seromonisinin ve sakura ciceklerinin dinginliklerine ulasmaya cabalarken, amazonlarda bir caglayanin arkasindaki kucuk magaradan su damlalarinin dansini izlerken, venedik festivalinde uyumlu ve gorkemli maske ve kiyafetlerimizle sisler icinde esrarengiz pozlar verirken, maya tapinaklarinin basamaklarini arsinlarken, boston'daki seckin universitelerdeki panellerde derin dusunce alisverislerine katilirken, delhi'de bir pazarda yerel kiyafetler icin pazarlik yaparken, bahceye veya mutfak balkonundaki saksilara maydanoz ve feslegen tohumlarini ekerken, gece yarisi biten dehsetli bir korku filmi sonrasi ara sokaklardan eve giderken "long way home" mirildanip yolu uzatirken, semt pazarindan meyve sebze alan yasli teyzelerin esyalarini tasimaya yardim ederken, bir koy evinin daminda yildiz takimlarina goz kirparken, fenerbahce parkinda sercelere yem verirken, gecenin en karanliginda, gunduzun en parlaginda, kisin en sogugunda ve yazin en sicaginda her an farkli bir macerada yanimda farkli zengin bir ruh olsun istiyorum.
iste tam da bu sebeple hayal kurmakla yetinip, gerceklerden kose bucak kaciyorum :)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder