kendimi son zamanlarda bir karasinek gibi hissediyorum. bir cop yigini uzerinde kararsizca bir oraya bir buraya konan, her kondugu noktada bambaska seylerle karsilasan ama aslinda ayni cop kokusundan duydugu rahatsizliga bir cozum aramak isteyen garip bir karasinek.
kafka'nin bir sabah kendisini dev gibi bir böceğe dönüşmüş olarak bulan Gregor Samsa'si geldi aklima simdi. cok carpici bir oyku olmakla beraber bocek kismi ve detaylari mide bulandiriciydi.
o zaman biz ornegimizi biraz guzellestirip bir gül bahcesinde oradan oraya konan ariya dönüştürüverelim. her konusunda farkli renkler, dokular ve kokular ile hemhal olurken aslinda basini dondurenin ayri ayri her bir cicegin olusturdugu ortak atmosferi muammasini ilk anda cozememistir.
iste son gunlerde ondan bundan sundan farkli konular arasinda gidip geldigimi dusunurken bir durup kafami kaldirdigimda hepsinin koklerinin ayni toprakta oldugunu gormekteyim.
meger "sevdigini soylemeyen"e catisim, meger "ya oldugun gibi gorun, ya gorundugun gibi ol" desturunu buraya not edisim, meger "aylarca once yapilan duygusal zeka envanterinin" sonucunu ogrenisim, ogrenip sok olusum, meger tum bunlar bagimsiz bir rastlantilar yumagindan ibaret degilmis. cilveli kaderin oyunlari diye gecistirivermektense kafa yormak gerekirmis.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder