5 Ekim 2008 Pazar

yazdikca

ne yani yazmadan yasayabilecegimi mi sandin?
guldurme beni, sanki hic tanimiyorsun. sadece sandiklara sakladim sonra bir bilet aldim kalkan ilk uzay gemisinden mavi gezegene postaladim.
denize birakilan siselerdeki mektuplar gibi ya kaybolup yitecekler ya da vurduklari sahilde rastgele birine tesaduf edecekler.
her durum bir adrese yazmaktan yeg idi. gondermeye cesaret edebilecegim kimse kalmadi bu dunyada. sanirim sevgim oyle fazlaki kimseye kiyamadim. bu boluk porcuk satirlarla endise vermek yerine, isimsiz sahipsiz dolayisiyla tepkisiz tek tarafli cevap beklenmeyen yakarislarla yetindim.
kimin sirtin yukleyebilirdim ki kafamdaki onca cevapsiz soruyu. ama sormadan sorgulamadan da duramadim.
hicbir zaman iyi bir gunluk yazari olmadigimi itiraf ediyorum. son aldigim gunluge bile birinin bir gun -ozellikle de beni seven birinin- okumasi endisesi ile icimi rahat rahat dokemedim. kim bilir simdi kendisi nerede anahtari nerededir? oyle bir savurdum ki ben bile bulamayayim :)
burasi da bir gunluk degil olmadi, olamadi. olsun varsin benim icin bir derkenar, hayatin kosesine dusulmus notlar yumagi.
o yuzden sirasinin, nasilin, nicinin onemi yok, kimdi, hangisiydi diye kurcalamanin hele hic anlami yok. ne mutlu teknoloji biz diledigince not alip, oylece siber uzada dolasima salmaya imkan taniyor. tabii iyi yani oldugu gibi ipini koparini da mevcuttur mutlaka. yine de biz ise iyi tarafindan bakalim.
yazmak insani biraz daha ozgurlestiriyor ne de olsa...

Hiç yorum yok: