28 Temmuz 2008 Pazartesi

odunc kitaplar

unutun onlari...
nereden geldi aklima bilmem. odamda kutuphaneme karsi uzanip bakaren esmis olsa gerek. hayattan edindigim su onemli dersi paylasmak istedim:
efendim kitap okumayi sevenlerden misiniz, kitaplariniz ve kitap sever dostlariniz mi var?
belki farkli tecrubleri olanlar vardir amma velakin benim edindigim aci deneyimlere deginmeyi vazife biliyorum. eger bazilarinin kismetine engel olduysam affola.
ben kitap severim, oyle severim ki, yanimda kitap olmadiginda eksikllik bosluk hissederim.
bunu yaninda kitaplarimin sayfalarini kivirmamaya ustlerine bir seyler dokulup kirlenmemelerine itina ederim ama acikcasi alindigi gibi yepyeni duran kitap da makbul degildir. cunku kenarlarina notlar alarak, satirlarin altini cizerek, paragraflarin uclarina yildizlar kondurarak okumak ayri bir zevktir benim icin. sahaflardan alinmis veya eski baski, yapraklari sari ve yipranmis kitaplari da severim. yerleri baskadir.
simdi gelelim hayat dersine, arkadaslarimdan alip da geri iade etmedigim odunc bir kitap hatirlamamakla beraber, okunup geri verilmek uzerine birine odunc verdigim kitaplardan doneni de hatirlamiyorum. bu ne yaman celiskidir dostlar!
elbet kitap paylasmak guzeldir. birilerinin daha kutuphanede yalniz basina oturup bunalan kitaplara eslik edip onlarin yol arkdasi olmasi gibisi var mi? ama bunun bedeli odunc verilip hic donmeyen kitaplar mi olmali!?
oyleyse siz siz olun, eger bir kitabinizin kutuphanizde kapladigi hacmin sizin icin bir degeri varsa, eger dilediginiz zaman veya hic planlanmamisken bir anda o kitaba tekrar donup, o sayfalar arasinda gezinmenin zevkinden feragat etmeye razi degilseniz kitaplarinizi odunc vermeyiniz!
odunc kitaplar icin cunku en iyi ilac unutmaktir ve eger olur da donerlerse beklenmedik bir sevinc.
o yuzden doslarim, arkadaslarim ve dahi kitaplarim mazur gorunuz beni, evet belki cok bencilce ama kusuruma bakmayin ve benden odunc kitap istemeyin!
kitpa aliniz hem yazarina hem o kitaba emegi gecenlere hem ulkenin kitap okuma istatisklerine katkiniz olur.
ya da kutuphanlerden odunc aliniz, hem onlar kitaplarini geri alma konusunda tavisizlerdir, hem bir kutuphaneye bir kitap almaya girer, umuladik bir heyecanla hic hespta olmayan kitaplarla karsilasirsiniz. eger kitap koyacak yeriniz veya paraniz yoksa en iyi cozzumdur bu.
zamaninda kutuphanelerin iyi bir ziyaretcisi olarak soyluyorum. hem kutuphaneden alinan kitabi okumanin zevki baskadir. kim bilir hangi gozler ustunden gecmistir bu satirlarin, neler dusunmustur. evet not alamazsin ustune ama olsun. kutuphanede gezinmenin kitap havasi solumanin ve belki baska bir yerde asla rastlayamayacaginiz kitaplari almanin tadi bambaskadir, her seye deger. simdilerde zamanin kitligi bahanesiyle mahrumum bu zevkten. oysa universitenin ilk yillarinda -henuz dijital sisteme gecilmemisti-, odunc alinan kitaplarin arkasinda isim ve ogrenci numarasinin tutuldugu kucuk listeler olurdu. sizden once kitaplari kimler okumus, ne zaman okumus, o kitap ne zamandir rafinda beklermis gorurdunuz. hatta bir arkadaslarla rastlasilirdi. bir keresinde edebiyat fakultesinden bir arkadas dersi icin aldigi siir antolojisinin arkasinda benim ismimi gorunce cok sasirmis, bana anlatmisti.
e bir aralar siir okumaya ne cok firsatim olmus. oyle ki simdi fark ediyorum, kitpa kitap eski ve yeni saileri kovaladigim o gunlerden bir sure sonra kendimde bir avuc siir yazmaya kalkmistim :)
iste siir ve sair anlayisimi en iyi sekilde ifade eden misralar:
~~~~~~~~~~~

şiir

kelimeler
yalın ve sade
bir bir tek tek
gelin ustume

~~~~~~~~~~~

şair

bir gün sen de şiir yazarsın
kanadı kırık
boynu bükük
her insan gibi

~~~~~~~~~~~

ah odunc kitaplardan girdik nereden ciktik. oyle hayat nereden girilir nereden cikilir belli olmuyor :)

Hiç yorum yok: