23 Eylül 2009 Çarşamba

nefes

Sait Faik yazmazsam olurum demis. Az once Ipek Uzuner de yazmak benim tercihim degil diyordu. Zamaninda bu garip de yazmayi nefes almaya benzetmisti. Nefes lmadan yasanir mi? gel gor ki bu garip makineye bagli aliyor nefesi. dolma kalemle yazmak, ne luks!
murekkebin kagidin uzerinde yayilisini hissetmek, ne mutluluk! kursun klemin kagit uzerindeki gicirtisi bile bir senfoni. ben ise klavyeye baglayivermisim kendimi. tikir mikir isleyen bir makine ile almaktayim nefesi. kesintili meknik.
oysa uzerine nane cayi dokulup leke biralkmis sararmis yapraklrin uzerindeki yazinin hatirasi gibisi var mi?
yazm yalniz bir eylem...
yalniz kalmak en buyuk luks
cok sukur benim icin ne mumkun :)
sikayet etmem edemem.
biliyorum ki yalniz kalsam bir de bunca seyin ustune yazmak bile zor kurtarir beni.
simdi demlenmis cayimdanyudum yudum şcerken klavyeye dokme riski urkutucu :)
biz de bu cagin bu hzili girdap caginin havada ucan ses ve dalgalrin gorunmez boynu bukuk ve kanadi kirik azar tayfasindaniz, eger yazar deme cesaretini gostereceksek :)
yazmak ilacim, dindiriyor her turlu aciyi, ve azdiriyor bazen amansiz ama ne care yazmak hayatimin en kadim dostlarindan.
en iyi dostlarim beni her daim destekleyen, itedigimde orada lup, onlara ugramadigimda gucenmeyen hep karsiliksizca veren, sevgili kitaplar...hayatim ask ucgeni: kitap, kagit ve kalem...
onlarla oyle mutluyum ki
ve ben hayirsiz bir sevgili gibi onlara layikbir kutuphaneyi evimin bas kosesine dikemedim. yalniz kalarak yazdigim ve kendimi dinledigim korkusuzca kagit kalem kulandigim bir odam olmadigi gibi...
aama sikayet yok, gercekten yok cunku sikayet sadece ihtiyarlara mazur gorulebilecek bir nankorluk amaresi...
sukur cok sukur...

Hiç yorum yok: