9 Nisan 2009 Perşembe

cocukluguma gidiverdim. annem yaz aylarinda kizartma yapardi ara sira hani cok da seyrek yapardi aslinda ama ne sevinirdik.
kizarmis patatesleri sofranin kurulmasini hatta tuzunu serpmeyi beklemeden gizli gizli elimizi dilimizi yakaraktan asirmayi, sonra o domatesler ne de lezzetli olurdu, pijamali patlican kizartma, acaba acimi tatli mi diye dusunduren ama onsuz bir rengin eksik kalacagi kizarmis sivri biberler ve tabii en krali kofteler, oh ekmegin arasina belli bir sira ile ozene bezene dizilir, acik ekmek varsa ayri huner gerekir, yanina buzzz gibi ayran ve tabii sogan.
ah cocuklugun o saf gunlerindeki saray soframiz iste boyleydi.
hani kizartmanin keyfi, eglencesi ayriydi ama kucukken bir yemegi ozellikle istedigimi veya digerini yemeyi tercih etmedigimi hatirlamiyorum, bizim menude "yemek secmek" yoktu, ne olsa seve seve yerdik, bir de nasil yapilmis olursa olsun, yemeklerin yorumu hep ayniydi "ellerinize saglik, harika olmus!", ah kucuk saf bir cocukken nasil icten soyluyorduysak bunu anneannecigim bir gun dayanamayip "ne iyi cocuklar, ne yapsak "ellerinize saglik" deyip tesekkur ediyorlar" demisti de hayatimin en buyuk mukafati olmustu. bir keresinde de misafir icin onca emek zahmet yaptigi leziz icli koftelerden bir tane daha fazla vermisti, onun tadini da unutamam :)
bir kere yemeklerin hepsi istisnasiz harikuladeydi, cunku iclerine sevgi katilmisti bol bol, ikincisi bize bunu boyle demelisiniz diye kimse de tembihlememisti. eger ogreniverdigim bir ahlak var ise acik yureklilik soylerim ki nasihatlerle ogrenmedim, nasil yaptilarda bize nezaketi ogrettiler bilmiyorum, sanirim sadece kendileri uygulamakla yetindiler, aslinda ozel bir uygulamada yoktu, zaten oyle idiler, olduklari gibi yasadilar, onlar icinde bizim icinde cok kolay oldu, model insanlardi, eger hayatta dogru bildigim, dogru yaptigim bir sey varsa hepsi onlarin el emegi, goz nuru.
caliskanlik, fedakarlik, merhamet, mutevazi olma, cesaret, iyi niyet onlarda o kadar zirve bir noktada idi ki, duydugum saygidan ne yapsam bilemiyorum. onlarin tirnagi kadar olabilsek hayatimiz kurtulur pek tabii ki.
simdi bana neden peki boylesin derseniz, o da sirf kendimden, nefsimden, hayatta neyi eksik veya yanlis yaptiysam nefsime uyup, atalete dalip, gercekleri gormemezlikten geldigim icindir. ah bir kurtulabilsem kendimden, gerisi kolay, gencligim ve cocuklugum o saf, o berrak, o piril piril guzel gunleri, unutmak ne mumkun...
gecmise bakip gulumseyebilmek ne guzel...

Hiç yorum yok: